Hotel Del Luna – Fazla mı abartılıyor ne?
Dizinin Adı : Hotel Del Luna
Diğer Adları : Hotel Delluna
Yönetmen : Oh Choong-Hwan
Senarist : Hong Jung-Eun, Hong Mi-Ran
Tür : Romantik, Fantastik
Yayınlayan kanal : tvN – Netflix
Bölüm Sayısı : 16 ( Her bölüm süresi yaklaşık 70 dakika)
Yapım Yılı : 2019
Yayın Tarihi : 13 Temmuz 2019 – 1 Eylül 2019
Ülke : Güney Kore
Dili : Korece
OYUNCULAR
IU (Lee Ji-Eun) – Jang Man-Wol
Yeo Jin-Goo – Koo Chan-Sung
Shin Jung-Keun – Kim Sun-Bi
Bae Hae-Sun – Choi Seo-Hee
P.O – Ji Hyun-Joong (Member of boy group “Block B”)
Kang Mi-Na – Kim Yoo-Na (Former member of K-pop group “Gugudan.”)
Cho Hyun-Chul – Sanchez
Park Yoo-Na – Lee Mi-Ra
Lee Do-Hyun – Ko Choeng-Myung
Lee Tae-Sun – Yeon-Woo
Seo Yi-Sook – God Mago
Oh Ji-Ho – Koo Hyun-Mo
Lee Joon-Gi – Aday 1
Kim Soo-Hyun – CEO of Hotel Blue Moon
KONUSU : Dizi, Seul’un şehir merkezinde bulunan ve müşterilerinin yalnızca hayaletlerin olduğu ‘Hotel del Luna’ adlı gizemli bir otelde geçiyor. Bu otelin CEO’su Jang Man-Wol (IU) yaptığı büyük bir hatadan dolayı lanetlenerek 1000 yıldan fazla bir süredir bu otelde yaşamak zorunda kalmıştır. Doğaüstü bir yer olan otel, gündüzleri gerçek haliyle görünmüyordur, hatta insanların dikkatlerini bile çekmiyordur, insanlar ancak özel durumlarda, mesela altıncı hisleri çok güçlüyse veya ay tutulması varsa, otelin gerçek halini fark edebilmektedirler. Otelin personeli ve müşterileri, öbür dünyaya ve reenkarnasyon döngüsüne geçmeden önce, önceki yaşamlarında bitmemiş işlerle hesaplaşan hayaletlerdir. Bunun tek istisnası, faturaları veya vergileri ödemek ya da hayaletlerin istekleri doğrultusunda hala yaşayan akrabalarla etkileşime girmeleri gerektiği durumlarda devreye giren, bir insan tarafından doldurulan otelin genel müdürü pozisyonudur. Jang Man-Wol’un otelin CEO pozisyonunu devraldığından bu yana şimdiye dek 98 insan müdürü olmuştur. 99. müdürü içinse çoktan özel bir anlaşma yapmıştır ve artık müdürünün işinin başına geçmesini istemektedir. Ancak oğlu yalnız büyümesin diye istemeden de olsa anlaşma yapmak zorunda kalan babası Koo Chan Sung’u (Yeo Jin Goo) büyüyene kadar yurt dışında okutmuştur ve Koo Chan-Sung’u ikna etmek de o kadar kolay olmayacaktır.
Dizinin en düşük reytingi 7%, en yüksek reytingi ise final bölümünde aldığı 12% olmuştur, averaj reytigi 8.8% olarak gelmiştir. Yani yaklaşık 2 milyon izleyici ile başlamış ve finali yaklaşık 3,5 milyon izleyici ile yapmıştır. Bu dizi, normalde Kore’de ücretsiz TV/kamu yayıncılarına (KBS, SBS, MBC ve EBS) kıyasla nispeten daha küçük bir izleyici kitlesine sahip olan bir kablolu/ödemeli kanal olan tvN’de yayınlandı. 2019’un en çok izlenen tvN dizisiydi ve şu anda kablolu televizyon tarihinde en çok reyting alan on altıncı Kore dizisi konumunda. Dizinin OST parçalarından biri olan ve Gummy tarafından seslendirilen “Remember Me” isimli parça 21. Mnet Asian Music Awards’ta, 11. Melon Music Awards’ta ve 34. Golden Disc Awards’ta ” Best OST “ ödülünü kazanmıştır. 29. Seoul Music Awards’ta ise Taeyon tarafından seslendirilen ” All About You “ isimli parça OST Award‘ı kazanmıştır. Kablo tv kanalı tvN’de en yüksek reytinge sahip 6. diziydi. Liste aşağıdaki gibidir:
- Reply 1988 — 18.803%
- Goblin — 18.680%
- Mr. Sunshine — 18.129%
- 100 Days My Prince — 14.412%
- Signal — 12.544%
- Hotel Del Luna — 12.001%
24 Haziran 2020′de Studio Dragon, Hotel del Luna’nın Amerikan versiyonunun Skydance ile ortak yapımcılığını üstleneceğini duyurdu. CJ ENM ve Studio Dragon, küresel drama ve filmlere ortak yatırım ve yapım için Amerikan yapım şirketi Skydance Media ile stratejik bir ortaklığa girdi. Skydance’in önceki çalışmaları arasında “Terminator”, “6 Underground” ve “Mission Impossible” filmleri ve “Grace and Frankie”, “Altered Carbon” ve “Jack Ryan” TV dizileri yer alıyor. Alison Schapker, dizinin geliştirilmesinden ve yapımından sorumlu olacak. Studio Dragon’dan Miky Lee, Jinnie Choi ve Hyun Park ve Skydance Television’dan David Ellison, Dana Goldberg ve Bill Bost ile çalışacak.
Bu romantik komedi fantezi türündeki drama, daha önce My Girl (2005), You’re Beautiful (2009), My Girlfriend is Gumiho (2010), The Greatest Love (2011) gibi diğer popüler dramaları yazan ve Hong kızkardeşler ya da Hong Sisters olarak bilinen yazarların eseridir. Hong Sisters zaten hayalet dramalarında antrenmanlı, yani My Girlfriend is Gumiho , Master’s Sun ve Hwayugi onların eserleri.
KİŞİSEL YORUM (SPOİLER İÇERİR) : Ne zaman her yerde aşırı derece övülen bir diziyi izlesem, her zaman aşırı derecede abartılmış olduğu ortaya çıkıyor. Ama her zaman. Bu yüzden bir dizinin çok övüldüğünü görürsem o diziyi izlemekten kaçınmaya başlar oldum. Bir dizi ne kadar övülürse, o kadar az izlemek istiyorum. Hotel Del Luna ‘nın da ne yazık ki bu geleneği bozabildiğini söyleyemeyeceğim. Goblin gibi görselliğe aşırı derece önem verip senaryosunu boşlayan, övüle övüle bitirilemeyen ama problemli ilişkilere sahip bir başka dizi daha. Anlattığı hikayenin kendi içinde özellikle özel olduğunu düşünmüyorum. Ama oyuncular, özellikle IU, senaryoya hayat veren iyi bir iş çıkarmış. Sinematografiden çok keyif aldım. Dizi estetik açıdan çok hoştu. Zaten sorun da burada başlıyor, estetikten başka bu dizide ne var?
IU dizide ‘Hotel del Luna’ adlı bir otelin CEO’su olan Jang Man-Wol karakterini canlandırıyor. Man-Wol güzel ve alımlı bir bayan olmasına rağmen kibarlıktan uzak, hırçın, huysuz, herkese kuşku ile yaklaşan açgözlü birisidir. Yaklaşık bin yıl önce günahlarının kefaretini ödemenin bir yolu olarak, yaşayanlar ve ruhani alemler arasında bir geçit olan Hotel Del luna ‘nın sahibi olmaya zorlanmış. Man-Wol intikam hırsıyla yüzleşmek için geçmişindeki tek bir kişiyi beklerken, tanrıların onun için başka planları vardır. Man-Wol ‘un ruhu, otele hayat veren ağaca bağlanmıştır ve bu ağaç bin yıldan fazladır kuru bir şekilde durmaktadır. Bu ağaç yeşerip çiçek açtığında ve sonrasında yapraklarını döktüğü gün, Man-Wol’un da artık öbür dünyaya gitmesinin vakti gelmiş olacaktır. Goblin’i son derece hatırlatıyor değil mi?^^ IU ‘nun oyunculuğu her zaman seyirciler için tartışmalı bir konu olmuştur. Pek çok kişi oyunculuğunu beğenmiyor, tek bir yüz ifadesiyle oynadığını düşünüyor ki bu nispeten doğru da. Ama başrol oyuncusuyla kimyası aşırı derecede tuttuğunda, Moon Lovers’te olduğu gibi, ya da bu dizide olduğu gibi gerçekten kendisine yakışan bir karakter canlandırdığında, iyi iş çıkarabilen bir oyuncu.
Eminim herkes bu dizinin bir moda sergisi gibi olduğu konusunda hemfikirdir, çünkü baştan sona IU ‘nun giydiği çeşitli şık ve zarif kıyafetler seyircilerin gözlerini şenlendiriyor. IU ‘nun çok büyük bir kostüm bütçesi olmalı çünkü o kadar çok şık kıyafet giymişti ki sayısını unuttum. Bir bakışta dizinin yüksek bütçeli bir yapım olduğunu görmek oldukça kolay. Her şey gösterişli görünüyor ve geri dönüşler de dahil olmak üzere iyi para saçıldığı belli oluyor. Bu geri dönüşleri yapmak için harcanan zaman ve paradan özellikle etkilendim, çünkü her biri sadece 2 saniye ya da 2 dakika kadar sürüyor, ancak her birinde tam ölçekli makyaj, kostüm ve set hazırlığı var. Man Wol ‘un kırsalda dolaşırken gösterildiği geri dönüşler ve Kore Savaşı sırasındaki sahneler dışında IU ‘nun kıyafetleri pahalı ve lüks görünüyor. Hatta bazı geri dönüşlerde giydiği hanboklar bile zarif ve lüks görünüyor. Man Wol’ un günümüz gardırobuyla ilişkilendirdiğim bir renk ve doku zenginliği de var; yoğun, parlak kırmızı dudakları örneğin 3. bölümde parlak kırmızı deri ceketi ile uyumluydu. Hepsi tamamen gözlere hitap ediyor.
Dürüst olmam gerekirse, Chan Sung muhtemelen buradaki tüm karakterler arasında en zayıf olanı, Man Wol’a olan sevgisi artmasına rağmen haftalar boyunca o kadar da büyüdüğü söylenemez. Karşılaştırıldığında, farklı otel misafirlerinin arzularını yerine getirdiğini veya korkularının üstesinden geldiğini görmek daha tatmin edici bir gelişme sunuyor. Genç adam yurt dışında Harvard gibi bir okulda okumuş, yumuşak kalpli, samimi, sağduyulu bir mükemmeliyetçi. Babasının ölümünden sonra, çok uluslu bir otelde müdür yardımcısı olmak için Güney Kore’ye geri döner, ancak Jang Man-Wol, babasıyla yaptığı anlaşmayı yerine getirmesi ve Hotel del Luna’ nın yöneticisi olması için ona baskı yapmaya başlar. Yeo Jin Goo ‘nun hayranıyım diyebilirim. Ve bence bu dizide oynaması gereken karakter, oyunculuk becerilerini sonuna kadar göstermesine izin vermiyor. Chan Sung gerçekten çok da fazla derinliği olmayan bir karakter. Pek çok sahnede sanki sadece senaryoyu okuyormuş gibi oynuyor. En iyi sahneleri, romantik replikler vermeye çalışmadığı sahnelerdi.
Man Wol’un 1.300 yıl önceki geçmişine odaklanan kapsayıcı bir hikaye de yayınlanıyor. Hayatı, ilk aşkı ve onu Hotel Del Luna’yı yönetmeye iten şeyin ne olduğunu yavaş yavaş öğreniyoruz. Dizinin tüm bu tarihi bölümlerine bayıldım. Aslında dürüst olmak gerekirse bence IU ve Lee Do Hyun arasında çok daha güzel bir kimya vardı. Gerçek arka plan bize parçalar halinde açıklandı, ancak yine de tamamen içine çekildiğimi hissettim. En büyük nedeni de daha doğal bulduğum, IU ve Lee Do Hyun arasındaki kimyaydı. İster birbirlerine yumruk atsınlar, ister anlamlı bakışlar fırlatsınlar, etkileşimlerinde tutarlı bir elektrik vardı ve bu da beni daha çok hikayelerinin içine çekti.
Ko Choeng-Myung’un Man Wol’a yaptığı tatlı sataşmalar, ona soğuk baktığında bile sarsılmaz sıcaklığı, vedalaşmaları, birlikte olamayacakları gerçeğine boyun eğmeleri ve ardından Choeng-Myung’u son bir kez görme cazibesine kapıldığı için Man Wol’un tuzağa düşmesi ne kadar trajikti. Bu tek karar yüzünden prenses, Man Wol ve halkına yaklaşabildi ve Choeng-Myung, sırf Man Wol’u hayatta tutmak için korkunç şeyler söylemek ve yapmak zorunda kaldı. Eminim Choeng-Myung o evlilik odasına hayatına son verme niyetiyle girmiştir; nikah kırmızısı değil cenaze beyazı içindeydi ve kılıcını yanında tutarak içeri girdi. Ve bu nedenle, muhtemelen Man Wol’un saldırısına da direnmedi ya da kendi eliyle öldü. Bu, Man Wol’un gözlerini gerçeğe, her şeyi onu korumak için yaptığına açmalıydı ama senaryo bu ya, açmadı.

Man Wol’un tek bir kararı, kendisi için en önemli olan iki adam da dahil olmak üzere pek çok insanın ölümüne neden oldu. Taşıdığı suçluluğun boyutu çok büyük olmalı. Kendini affedememesi şaşırtıcı değil. Devam edememesi şaşırtıcı değil. Bence ortaya çıkan en dokunaklı şey, ateşböceğinin aslında bunca yıldır ağacın etrafında dolaşan Choeng-Myung olmasıydı. Man Wol’un yanında kalmayı seçti ve hatta onun yanında olabilmek için öbür dünyaya giderken geri döndü. Ne kadar tatlı ve üzücü, bunca yıl boyunca onu izliyordu ve o bunu bilmiyordu bile. Aksine yüzleşebilmek için onun otele gelmesini bekliyordu. Man Wol, Choeng-Myung’u son 1.300 yıldır gerçekten yanlış anlamıştı, bu yüzden kendi hayatına devam edemedi. Sanırım senaristlerin bu dizide vermek istedikleri mesaj buydu. Devam edebilme, arkada bırakabilme, yeni hayata ve sevgiye kendini açabilme, affedebilme.
Choeng-Myung ‘un Man Wol’un davetine yanıt olarak insan şeklini aldığı an çok dokunaklıydı. Ona bakarken gözlerindeki bakış o kadar duygu doluydu ki: aşk, özlem, pişmanlık…Ve ona artık gidebileceğini söylediğinde “Bu bizim sonumuz, değil mi?” demesi çok güzel, trajik bir şekilde dokunaklıydı. Beni gerçekten etkileyen diğer an, öbür dünyaya giden köprüde, Man Wol’a son kez elini uzatması, elini tutacağını umarak baktığı andı. Sormanın neredeyse beyhude olduğunu biliyormuş gibi hissediyorum ama yine de sormadan edemedi sanırım. İkisinin birlikte olamayacakları açıktı ama en azından aralarında son bir konuşma olmasını isterdim. İkisi de birbirlerini 1300 beklediler (biri onu öldürmek için, diğeri kendini açıklamak için) keşke konuşsalardı, keşke IU’nun karakterinin başından beri ateşböceğinin kendisi olduğunu anladığında biraz endişelendiğini görebilseydik. Keşke bu dizide daha fazla endişe olsaydı ama bu açıkçası sadece bir tercih. Çünkü son 2 bölümde oteldeki tüm hayaletlerin kinlerini temizlemesi de başka bir saçmalıktı. Keşke içlerinden biri dizinin ortasında gitse de onlar için üzülebilseydik.
Küçük kız kardeşiyle birlikte öbür dünyaya gidebilmek için bu dünyada zamanının dolmasını bekleyen Ji Hyun-Joong pek şekerdi. Çok fazla oyunculuk deneyimi olmayan bir idol aktör olduğunu düşünürsek, P.O ‘nun oyunculuk becerileri de beni oldukça şaşırttı. Kendisi eski idol gruplarından Block B’nin üyelerinden biriydi. Bir başka idol oyuncu da Kim Yoo-Na karakterini canlandıran Kang Mina. Kendisi hayatta kalma showu birincisi olarak kurulan ve daha sonra dağılan IOI grubunun, bu grup dağıldıktan sonra kurulan ve 2020 yılında dağılan Gugudan grubunun üyesiydi. Henüz fazla oyunculuk deneyimi olduğu söylenemez ama fena değildi.
Şimdi gerçekten eleştireceğim noktalara gelelim. Ortada dolanan ve Tanrıçca Mago olarak adlandırılan bir karakter var. Otelden geçen insanların yaşamını ve ölümünü kontrol eden, birçok biçimde görünen bir tanrıça. Dizi bu tanrıça hakkında bize hiçbir bilgi vermiyor. Sanki önceden bu tanrıça kimmiş, bütün güçlerini biliyormuşuz gibi dan diye hikayeye dahil oluyor, kendisinin birçok biçimi burada kız kardeşleri olarak yansıtılıyor ve bir dolu karmaşık bilgi var hakkında. Chan Sung ‘un annesinin etrafındaki bölüm, aşırı derecede gereksiz ve saçmaydı. Annesi o kadar aniden ve gelişigüzel bir şekilde tanıtıldı ve aynı şekilde o kadar aniden ve gelişigüzel gitti ki ne olduğunu anlayamadık. Hiç iyi düşünülmüş hissettirmiyor. Yani annesinin onu terk etmiş olması belli ki Chan Sung’u etkilemiş. Annesi neden onu ve babasını terk etmiş, sadece başka bir çocuğu daha olduğu ortaya çıkmasın diye mi hayalet olarak kalıp kitabın içerisindeki resmi korumuş, başka çocukları varsa neden Chang Sung kardeşlerini görmek istememiş… Bir yığın sorun cevapsız kaldı.
Hong kardeşlerin bölümü yazmaya başladıklarını, Man Wol ve Chan Sung’u nasıl öpüşme durumuna sokacaklarını merak ettiklerini hissediyorum çünkü fazlasıyla saçma bir anda, aralarında daha doğru düzgün duygu bile gelişmemişken gerçekleşiyor öpücük. Man Wol, Chan Sung’a tüm bölüm boyunca onun yanında uyuması konusunda ısrar ediyor. Gerçi onun hakkında gerçekten rüya görüp görmediğini bu şekilde anlaması hiç mantıklı değil. Sonundaysa onu kurtarabilmek için öpüyor. O kadar klişe ki, gözlerinizi devirmeden izleyebilirseniz bravo lol. Balayı çifti de bir tuhaftı. Hayaletlerle dolu bir otelde kaldıkları için hiç de telaşlı görünmüyorlar. Bunun hayaletlere özel otel olduğunu bilseler bile, daha yeni evlenmişler, ilk gecelerini geçirmek için gelmişler ve çocuk yapmaları bekleniyor, bunlar gayet sakin, telaşsız, yüzleri bile kızarmıyor. Kim böyle davranır? Adamın annesinin Chan Sung’a mafya lideri gibi takım elbiseli adamlar gönderip yanına getirtmesinden ve Chan Sung’un doğru düzgün sorgulamadan gitmesinde hiç girmiyorum bile.
Hotel Del Luna’nın aslında ” Hotel de la Luna “ şeklinde okunması gerekiyor ama muhtemelen yazarlarımız tarafından bilinçli bir şekilde bu şekilde yapılmış. Otele kendini beğenmiş, pahalı şeylere düşkün ve kendini zarif hissetmeyi seven ama hiç de iyi eğitimli olmayan Man Wol adını vermiş. Man Wol’un, hata yaptığının farklı olmadan oteli için kulağa hoş gelen bir isim seçeceğine inanabilirim. Bu güzel bir detaydı. Dizinin sonu da ne yazık ki beklentileri karşılayamıyor. Kafası karışan izleyiciler var, memnun olan izleyiciler var, hayal kırıklığına uğrayanlar var ve ikinci sezon için umutlananlar var. Tamam, başından beri Man-Wol ve Chan Sung’un birlikte olamayacaklarını zaten biliyorduk. Jang Man Wol bir hayalet olarak öbür dünyaya gitmeliydi ki burada başka bir detaya değinmek istiyorum, Man Wol ne zaman öldü? Tek bildiğimiz arkadaşlarının emanetlerini alarak Ay evini aramaya başladığı. Her neyse, Chan Sung da ona öbür dünyaya giderken eşlik edecek olan kişi olacaktı. Evet, nasıl birlikte olabilirler? Tek olasılık, bir daha ki sefere reenkarne olduklarında tekrar karşılaşacak olmalarıydı. Peki son sahnelerde izlediklerimiz sahneler neydi? Yani bütün karakterler gelecekte aynı anda mı reenkarne olmuşlar? Bu sahneler reenkarne oldukları zamana mı ait yani?
Bir kez daha, ateşböceğinin ortaya çıkmasıyla olay örgüsünde önemli bir değişiklik olacağını düşünmüştüm ama ateşböceğinin hikayesi, Jang Man Wol onu öbür dünyaya götürmesiyle sona erdi. Bilmiyorum, belki de ateş böceği ve Chan Sung’u içeren bir çatışma yaratmak için yeterli zaman yoktu, çünkü sona sadece birkaç bölüm kalmıştı. Hotel Del Luna ‘daki çalışanların davalarının çözümü sadece bir bölümde tamamlandığı için onların sonları da fazlasıyla aceleye getirilmiş gibi hissettiriyor. Dizideki karakterler can sıkacak kadar çok ağacın etrafında zaman öldürüyorlar. Bazen gerçekten sadece sahne doldurmak için aval aval ağaca baktıklarını ve aaa yeşermiş, aa çiçek açmış gibi replikler söylediklerini düşünüyorum. Anladık kardeşim ağacın yapraklarını dökülmesi önemli bir şey de dizinin yarısını bunun etrafında geçirmeyin yahu!
Genellikle, Kore dizilerinin devam sezonları gelmez. Bu nedenle, Hotel Del Luna ‘nun 2. sezon şansı yok gibi. Bununla birlikte dizinin finalinde konuk oyuncu rolünde otelin yöneticisi olarak görünen aktör Kim Soo-Hyun ile birlikte yeni bir otel görüyoruz. Adı da ” Hotel Blue Moon ” Hatta Kim Soo-Hyun’un görünmesi izleyicileri o kadar çok şaşırtıp heyecanlandırdı ki tvN kanalı ikinci sezon spekülasyonlarını reddetmek zorunda kaldı. Dahası, dizinin yazarları Hong Sisters, bir röportajda Hotel Del Luna’nın 2. sezonuyla gelmelerinin pek olası olmadığını, ancak bazı değişikliklerle otelin başına bu kez bir erkek sahibi getirerek yeni bir sezon gelmesinin olası olabileceğini belirtmiş. Hotel Del Luna, farklı bir isimle, farklı oyuncularla ve tamamen farklı bir olay örgüsüyle ” Hotel Blue Moon “ olarak geri dönebilir. Belki.
Diziye konuk olan sadece Kim Soo-Hun değil. Dizi konuk oyuncu yıldızlarla dolu. Lee Joon Ki, Nam Da Reum, Sulli, Lee Yi Kyung, Seo Eun Soo gibi birçok ünlü oyuncuyu sürpriz rollerle görmek mümkün. Özellikle Lee Joon Ki ve Sulli’yi görmek hem çok güzeldi ve çok üzücüydü. Bilmeyenleriniz için Sulli gerçek hayatta IU’nun çok yakın bir arkadaşıydı. Zavallı kadının ülkesinde aldığı nefret yorumlarının haddi hesabı yoktu ve bu, ne yazık ki intihar etmesine neden oldu. Çoktan yitip gitmiş birini böylesine güzel ve hayat dolu izlemek çok üzücü. Lee Joon Ki ve IU, birlikte oynadıkları Moon Lovers dizisinden beri altın çift olarak görülüyor. İkisi de kimyası her oyuncuyla tutmayan oyunculardan. Ama birlikte muhteşem oluyorlar ve bunun da farkındalar. Joon Gi kısa bir sahneyle dizide görünüyor. Kamera arkalarını seyrettim, arkadaşlıkları çok tatlı.
Dizinin görsel efektleri ve hayaletlerin makyajları başarılı. Hayaletleri korkutucu olması gerektiğinde korkutucu, komik olması gerektiğinde komik yapabilmişler. Mesela dolap içerisindeki misafirin sahneleri epey ürperticiydi. Estetik olarak Hotel Del Luna harika görünüyor, neon renklerin kullanımı ve ilginç sahne kompozisyonu, bu diziyi görsel olarak da hoş kılıyor. Yayınlandığı yılın en iyi K-Pop OST albümü olan şarkılar da sahneleri tamamlıyor. Diyebilirim ki benim için Red Velvet’in şarkısı dışında skip yok. O derece güzel bir albüm.
10/6 Neden?
Keşke IU’nun kıyafetlerine gösterdikleri özeni, senaryoya da gösterselerdi. Goblin’de olduğu gibi 1000 yaşındaki bir savaşçı ile lise öğrencisi bir kızın ilişkisi ne kadar problemli ise, bu dizide de 1.300 yaşındaki Man Wol ile zorla hatta tehdit ederek müdürü yaptığı genç otel müdürü arasındaki ilişki de o kadar problemli. Bunun dışında dizinin güzel anları olduğunu ve eğlenceli bulduğumu düşünsem de pek ilgimi çektiğini söyleyemem. Bazen bölümler ve olay örgüsü noktaları uçup gidiyordu ve genel olarak hikayede gerçekten şaşırtıcı bir şey yoktu. Dizinin ilk bölümlerindeki yorumlara bakarsanız pek çok izleyicinin anlattığı neredeyse hiçbir şey olmamasına rağmen bölümlerin çok uzun olduğunu ve konunun çok yavaş aktığını söylediklerini göreceksiniz. Dizi ağır başlıyor, arkasından yabaniler kovalıyormuş gibi bitiyor.^^
Fragmanları
Dizinin OSTsi
- Posted in: KDrama
- Tagged: Bae Hae-Sun, Hong Sisters, Hotel Del Luna, IU, KDrama, Kim Soo Hyun, Lee Do-Hyun, Lee Ji-Eun, Netflix, P.O, Seo Yi Sook, Shin Jung-Keun, Yeo Jin Goo
Son Yorumlar