Darkangelhome

Japoncu Blogerlar Buluşması siftaaaaaaah!


Buluşma dedikse sanmayın ki beş on kişi toplandık, topu topu iki kişiydik ben ve renklikıtalaratlası 🙂 Ne yapalım şu bloger aleminde Japonya semasına aşina ve ilgilenen fazla bloger yok. Olanlar da genellikle İstanbul dışında. Bu yüzden adeta bir şehir efsanesine dönüşen buluşma çabalarımızı geçtiğimiz Cumartesi başarıyla sonuçlandırdık. Fırtınalar ve yağmurlar ertelemelere yol açtı ama bizi engelleyemedi efem!

Ortak nokta olarak Seul’ü seçtik. Oranın ramenine bayılan biri olarak büyük hayal kırıklığı yaşadığımı söylemek istiyorum. Zira artık Lider Ramen’i getirtemedikleri için Kore’den orjinal ramen getirtiyorlarmış ve bu da domuz katkısı içermekteymiş. Bu yüzden ramen ısmarlamadım ben de sebzeli makarna yedim. Hani Çin restoranlarında olur ya, yiyenler bilir içine lahana vs kıyılmış makarna. Neyse ki oldukça lezzetliydi. Renklikıtalaratlası da Nobu- bişey söyledi ama aklımda kalmamış adı, o da beğendiğini söyledi. Ben biraz beklettim onu zira işten zamanında çıkamadım, son dakikada elime bir ihale dosyası tutuşturdular. Yürürken beni görseniz böyle çizgi film kahramanlarında olur ya başımın etrafında fırtına bulutları dolaşıyordu resmen hem de şimşekler çakan cinslerinden 😀 O kadar sinirlendim.


Birbirimize hiç yabancılık çekmedik desem yeridir. Durmadan saatlerce konuştuk. O bana Japonya ve Kore seyahatlerinde başına gelenleri anlattı, ben de merak ettiğim detayları sorabildim. Ayrıca çok ince bir düşünceyle bana teaaa Japonya’dan müthiş bir de hediye getirmiş. Kame’nin Fine Boys’a kapak olduğu son sayılardan birini bulup bana getirmiş. Fine Boys ELLE gibi bir moda dergisi ama erkeklere yönelik. Kame de sık sık fashionable bir erkek olduğu için bu dergiye kapak olur. Dergime sarılıp bağrıma bastım desem hiç abartmış sayılmam gerçekten de. Zaten boynumda da bir Kame kolyem vardı. Yani kaplumbağa şeklinde bir kolye böylece tam oldu 🙂 Ayrıca kardeşime de bir önceki seyahati Kore’den yüz maskeleri ve bana bir de telefon süsü hediyesi getirmiş. Hepsi için ona buradan bir kere daha teşekkür ediyorum.


Yemeğimizi yedikten sonra Sultanahmet’in parkına oturup dondurmamızı yedik, ardından son yazımda ilgisini çeken ve denemek istediği Sandaroz Sakızından almak için Mısır Çarşısı’na indik. Çok gezik çok yorulduk, gerçekten de çok kalabalıktı. Ağaçların altında bir çay bahçesinde dinlendik. Ama bu arada hiç durmadan konuştuk. Genel olarak Japonya, animeler ve Kame’den konuştuk ama video oyunları, yeğenlerimizin şaklabanlıklarına kadar her şeyden konuştuk diyebilirim. Üstelik mesleklerimiz de oldukça paralel olmakla birlikte iş yerlerimiz de birbirine paralel bölgedeymiş meğersem 🙂


Renklikıtalaratlası eğlenceli bir kız, benden iki yaş büyük ve blogundaki resimlerinden daha zayıf olduğunu söyleyebilirim. Kilo vermiş. Bence kilosu yüzüne yakışanlardan. Güldüğü zaman kardeşimdeki gibi yanaklarında gamzeler oluşuyor ve ben gamzeli insanları çok severim 🙂 Güzel ve yorucu bir gündü gerçekten zamanın nasıl geçtiğini kesinlikle anlamadım. Bir başka gün başka bir aktivite için yine buluşmalıyız. Belki Kame’nin filmi Ore Ore burada gösterime girerse birlikte gideriz 🙂 Ama ona daha çok zaman var. Ona kadar birşeyler düşünmek gerek ne dersin Fatma’cım? 🙂

4 Yorum

  1. fcinbat

    ay hakkaten gelse de seyretsek 🙂 “kamechan” dediğimde “o ne?” demeyen biriyle konuşmak süperdi hakkaten.

    • Evet Kame’yi kadın sanmayan biriyle konuşmak gerçekten güzeldi 🙂 Bizi en iyi biz anlarız bacım 🙂

  2. yesil1778

    ne mutlu size. umarım bir sonraki buluşmanız daha fazla kişiyle , sonraki de beraber bir japonya seyehati olur. hatta ileri giderek diyorum ki elki kame yi bile görebilirsiniz)))

    • İnşallah diyeyim 🙂 Boşuna mı o kadar blog açıp Japonya ve Japon sanatçıları tanıtmaya çalışıyoruz değil mi? 🙂

yesil1778 için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.