Darkangelhome

30 una Adım Atan Kamenashi Kazuya!


Yıllar ne kadar da çabuk geçiyor. Bunu kollarımızda dolaştırdığımız minik bir bebeği okula gönderirken veya eteklerimize yapışan küçük kızı evlendirirken daha iyi anlıyoruz. Kamenashi Kazuya’yı tanıdığımda o 40 kiloluk sıska vücuduna yüklediği dağ gibi sorumluluklarla başarıdan başarıya koşan 19 yaşında bir gençti. Şimdiyse 30 yaşına giren, eskisi kadar çalışkan ama artık çok daha olgun bir genç adam. Kame bu günlere kolay gelmedi. Bırakın başka grupların fanları tarafından sevilmemeyi kendi grubunun içindeki diğer üyelerin fanları tarafından da sevilmeme gibi durumlarla dahi mücadele ederek başladı kariyerine. Bundan önceki yazılarımda olduğu gibi bu kez de Kame hakkında bilmeniz gereken önemli bilgilere yer vereceğim bu doğum günü yazısında. Çünkü özellikle de KAT-TUN un yaşadığı bu zor günlerde onun geçmişte grubu adına neler yaşadığını daha iyi anlamanız gerekiyor diye düşünüyorum.

Öncelikle grubundaki diğer üyelerin aksine Kame Johnnys seçmelerine isteyerek girmiş biri değil. Onun için tek bir hedef var, profesyonel bir beysbol oyuncusu olmak. Bu yüzden küçük yaşlarından itibaren kendini bu spora adamış ve çok çalışmış. Yeteneği sayesinde de ülkesi Japonya’yı küçükler ligi olimpiyatlarında temsil edecek takıma dahi seçilmiş. Sadece bu bile atıcı pozisyonunda ne kadar gelecek vaad eden bir çocuk olduğunu gösteriyor. Ama ailesi tarafından seçmelere götürüldüğünde ve habersizce geldiği bu seçmeleri tonla hazırlıklar yapmalarına rağmen geçemeyen (Akanishi Jin gibi mesela) çocukların aksine o seçmeleri geçebilecek kadar yetenek sahibidir. 4 kardeşin 4 ü de sporla yakından ilgili (2 si tekvando 2 si beysbol da profesyonel düzeyde ilgilenmiş) olunca Kame’nin aklına bile gelmemiş eğlence dünyasında çalışmak. Bir çocuk olarak hayallerini süsleyen şey stadyumlar iken sahneler olmuş birdenbire. Elbette Kame hemen kabullenmemiş sahneleri, önce bir bocalama dönemi geçirmiş, bırakmayı düşünmüş, provalarını antrenmanları dolayısıyla aksatmış. Ama Johnny Kitagawa’nın dahiyane müdahalesiyle KAT-TUN grubuna konunca o çok sevdiği beysboldan vazgeçerek kendini %100 grubuna adamaya karar vermiş.

Küçük bir çocuk için belki de yapılabilecek en büyük fedakarlığı yapmış. Sadece bu kararlılığı bile bence onun karakter yapısını ortaya koyuyor. Aradan bir süre geçip grup arka dansçısı pozisyonuna yükseldiğinde bu kez kararlılığını baltalayacak ilk darbe geliyor. Seçmesi gereken okulla ilgili görüştüğü şirket yetkilisi ” Sıradan bir devlet okuluna git. Nasıl olsa en ufak bir rüzgarda savrulup gidecek basit bir juniorsun.” diyor ona, hem de annesinin yanında. Bu görüşmeden sonra trende evlerine dönerken gururu çok incinmiş bu çocuk bir kere daha şirketi bırakmaya karar veriyor. Ama hemen değil. Önce bütün gücüyle derslere çalışarak sınava hazırlanıyor ve hedeflediği okulu kazandıktan sonra şirketi bırakmaya karar veriyor. İşte o kadar gururu incinmiş ve kendini kanıtlama ihtiyacı hissediyor. Yapıyor da, okulu kazanıyor. Kame hayatı boyunca en çok derslere çalıştığı dönemin bu dönem olduğunu söylemişti. Kararlı bir şekilde bir kere daha şirketi bırakmak istediğini iletiyor ama Johnny Kitagawa bu kez de onu alıp Dream Boys’un 2. önemli pozisyonuna yerleştiriyor.

O zamanlar Dream Boys’un baş rolünde Tackey var. Kame’yi Tackey’in yedeği olarak yetiştirmeye başlıyorlar. Çünkü Kame iyi dans ediyor, sesi çok iyi olmasa da çabuk ezberi, akrobasi konusundaki yeteneği ve sahnedeki rahatlığı ile bu açığını güzel kapatıyor. Onun bu pozisyona gelmesiyle birlikte grup içindeki ilk çatırtılar da yaşanmaya başlıyor. Her ne kadar bir grubun tüm üyelerinin birbirine bağlı olması gerektiğini ve birinin kazandığı başarının bütün bir gruba başarı getireceğini biz bilsek de o zamanlar daha teen yaşlarında olan bu çocuklar bilemiyorlar, kıskançlık hissediyorlar birbirlerine karşı. Kame tam bir takım oyuncusu, kendisi eğer çok çalışıyor ve çabalıyorsa bunu ait olduğu gruptan da bekliyor. Çünkü böyle yetişmiş, bir sporcunun bakış açısıyla yaklaşıyor olaya. Ama gelin görün ki grubun üyeleri her biri birbirinden tembel ve ego savaşı veren çocuklardan oluşunca bunu başaramıyor. Aksine onun bu çabası patronluk taslama, hepsinden küçük olmasına rağmen hatalarını söylediğinde nefret toplama hatta üyelerle yumruklaşmalara kadar gidiyor. Grup içinde bir efsaneye dönüşen Ueda ile yumruklaşmasını bilmeyen yoktur. Ueda yıllar sonra hatalı olanın kendisi olduğunu ve şimdiki aklıyla düşündüğünde Kame’nin neden öyle davrandığını ve ne yapmaya çalıştığını daha iyi anladığını bizzat itiraf etti.

Kame’nin popülaritesi Jin’le birlikte rol aldıkları Gokusen’den sonra füze gibi fırlarken aynı sene içinde yine ikisinin seçmelerine girip Kame’nin seçildiği ama Jin’in seçilmediği, onun yerinde Yamapi’nin seçildiği Nobuta Wo Produce dizisi arasında gencecik vücudunun verdiği kiloları herkes fark etti. Bu dönem Kame hakkında anoreksiya hastalığına tutulduğu iddiaları ortaya atıldı. 19 yaşında bir genç olarak 40 kiloya düşen Kame aslında hasta değildi sadece çok çalışmaktan ne uyumaya ne da yemek yemeğe vakti yoktu. Bu yüzden de midesi küçülmüş, istese de çok fazla yemek yiyemez hale gelmişti. Onun Nobuta çekimleri sırasında kıvrılmış uyumaya çalıştığı sahnesini hiç unutmuyorum, içim acımıştı. İnsanların ona çok fazla iş aldığı için eleştiri yönelttiklerini gördüğümde hep bu sahne geliyor aklıma. Çünkü Kame bugün geldiği noktalara sadece ve sadece kendi çabasıyla geldi. Uykusundan, yemeğinden, hayatından fedakarlık ederek bu noktalara geldi. O kazanmasın da her akşam partiden partiye koşan, içip içip sarhoş halde kızlarla alem yaptığı pozları manşetlerden düşmeyen Jin mi kazansın? El insaf… Herkes ortaya koyduğu çabanın karşılığını alır.

Bu dönem Kame için kabus gibi geçen bir dönem. Çünkü Nobuta için Yamapi ile birlikte düet olarak şarkı yapmaları ve KAT-TUN dan önce CD debut yapması yüzünden hem grup içinde hem de hayranlar bazında çok şiddetli eleştirilerin odağına kondu. Oysa ki Kame ilk başta bu teklifi kabul etmemişti. Olaya müdahale eden yine şirketin başkanı Johnny oldu. Ona “ KAT-TUN un geleceği senin omuzlarında. ” gibi bir cümle söyleyerek sorumluluk duygusuyla dünyaya gelmiş bu genç adama sahip olduğu sorumluluklardan kat be kat daha ağır bir yükü bindirmekten çekinmiyor. Grubunun debut yapma şansını kendisi sayesinde yakalayabileceğini idrak eden Kame sonunda kabul ediyor ve çıkan ” Seishun Amigo ” singleı ilk haftasında 520.419 adet satarak, 2. haftasında 250.108 adet satarak Oricon’u üst üste 2 hafta birinci sırada tamamlamayı başarıyor. Sadece bu da değil 4 hafta içinde 1 Milyondan fazla satarak büyük bit hite dönüşürken single 2005 yılının ” En çok satan ” singleı, 2006 yılının da ” En çok satan 3. singleı ” olmayı başarıyor. Single şu ana kadar 1.627.000 adetten fazla satmış durumda ve Kame’nin de tüm ülkece bilinen bir figür haline gelmesini sağladı. Bu sayede KAT-TUN 2006 yılında debut yapma şansı yakaladı çünkü Kame sayesinde büyük bir rüzgar elde etmişlerdi.

KAT-TUN SC Premium Show’da Kame için yapılan kutlama^^

Debut zamanları da Kame için hiç kolay geçmedi. Konserler sırasında grubun diğer önemli ismi Akanishi Jin’le aralarında çıkan dedikodular yüzünden sahnede ne zaman yan yana gelseler Jin hayranları tarafından hakaretlere maruz kaldı. Konserler sırasında ” Git ve öl Kamenashi “, ” Kaybol ” veya ” Geber ” tarzında nefret dolu sözlerle saldırılarda bulunulan, nefret sözleri yazılmış pankartlar açılan Kame o kadar çok inciniyor ki konser sırasında sahne arkasına geçtiği aralarda ağlıyor ve bunu herkes kızarmış gözleri yüzünden fark ediyor. Hatta durum öyle bir dereceye geliyor ki MC performansları sırasında Kame’ye hakaret eden hayranlarına bizzat Jin’in müdahale etmesi ve ” Kapatın çenelerinizi! ” diye bağırması gerekiyor. Oysa ki aslında Jin ve Kame normal bir Johnnys grubunun sahnede sergilediği fan servisin onda birini bile sergilemediği halde durumlar bu şekilde, işte işin garibi ve insanları şaşırtan durumu bu. Sadece yan yana geldiklerinde aralarındaki kimyanın yoğunluğu bunu insanlara yaptıran şey. İlginç değil mi? Ama Real Face konserlerinden sonra Kame ve Jin’in o kadar bile fan servis yapmamaları olayların bir sonucu oluyor.

Olaylar bunlarla da bitmiyor. KAT-TUN un 2. singleı olan Signal making’inde Kame’nin üzerine giden grup üyeleri sergiledikleri büyük dışlamayı resmi DVD lerine taşıyarak bir ilke imza atıyorlar. Kame’yle kedinin fareyle oynadığı gibi bütün bir çekim boyunca uğraşan, Kame’nin sinirlendiğini ve patlamamak için kendini zor tuttuğunu görmelerine rağmen de bu olaya devam eden üyeler en son onu asansörün dışında bırakarak yaptıkları saçmalığa bir nokta koyuyorlar. Bu making belki de Kame ve grup üyeleri arasındaki durumu en iyi özetleyen materyal bence. Aralarındaki kıskançlık öyle bir boyutta ki bunu yayınlanacağını bildikleri DVD ye taşımaktan geri kalmıyorlar. Belki sadece eğlence amaçlı başladıkları bir oyun ama bir yerden sonra karşıdaki kişinin artık eğlenmediğini ve sinirlendiğini fark etmelerine rağmen devam etmeleri saygısızlığın dik alası oluyor. Bir yandan da Kame’nin kameralar önünde kendini tutmak için ne kadar çok zorladığını, ne kadar çok uğraştığını görerek sabrına ve çalışma azmine bir kere daha hayran oluyorsunuz. İnanıyorum ki bu çekim bitip odalarına çekildiklerinde yine çok büyük bir tartışmaya tutuşmuşlardır çünkü Kame böyle bir şeyin peşini kolayca bırakacak biri değil.

Going çalışanlarının Kame için yaptırdıkları pasta^^

Tam grup dinamiklerini oturtmaya çalışırken nedenleri hala tartışılan bir şekilde Akanishi Jin Amerika’ya postalanınca bir kez daha grubun yükü Kame’nin omuzlarına biniyor. Daha debut yapalı 1 yıl olmuşken grup üyelerinden birinin çekip gitmesinin ardından gelen bombardımanla bilin bakalım kim uğraşıyor? Elbette Kame. Hatta durum öyle bir vaziyet alıyor ki Jin’in gidişi yüzünden onu suçlayan hayranlarından biri ona bıçak bile çekiyor. Bazen programlarda aniden irkilince Kame’nin ellerini kendine çekip korunma pozisyonu aldığını görmüşsünüzdür. Böyle şeyler yaşayan birinin doğal olarak geliştirdiği bir savunma dürtüsüdür bu. Kame’nin oturduğu evi bulan ve evin önünde gece sabahlara kadar hakaretler bağıranlar mı dersiniz, gece gezmesinden dönerken peşine takılarak bağıra çağıra hakaretler edenler mi dersiniz… Meşhur bir olay vardır mesela bir keresinde bu peşine takılan yarakashi denilen fanın kendisini rahat bırakması için kendi cebinden taksi parasını vermiştir Kame. Öyle de bir adamdır işte. Jin’in kesin olarak gruptan ayrıldığı dönemde bile bu yarakashi fanlar peşini bırakmamış No More Pain konserlerine gelerek gözlerine onu kör edebilecek lazer ışıklarını tutmuşlardır.

Neredeyse bütün kariyeri boyunca bu tür fanlarla uğraşan Kame yine de elinden gelen her şeyi ortaya koyarak grubu için çalışmaya hatta grubu yüzünden kendi işlerini kaybetse bile grubuna sadık kalmaya devam etmiştir. Çünkü dedim ya o bir takım elemanı, onun kitabında takımına sırtını dönmek yok. Kame ” KAT-TUN için neden bu kadar çok mücadele ediyorsun? ” sorusuna ” Çünkü ondan başka bir şeyin kalmadı. ” şeklinde cevap vermiştir. Beysbolu kaybeden Kame onun yerine hayatının amacı olarak KAT-TUN u koymuş biri, işte bu yüzden grubu için bu kadar çok savaştı. Bazıları onun kurallara uymasına ve skandallara karışmayan bir hayat yaşamasına kulp bularak sahte olduğunu, şirketin kuklası olduğunu ve daha bir çok saçma ithamda bulunuyorlar. Düşünüyorum da eğer kendilerini bir iş verenin yerine koyarlarsa şirketinin koyduğu kurallara uyan, kötü skandallara karışmayan, düzgün bir imaja sahip, sempailerinin de sevgisini kazanmış, çalışkanlığıyla iş yaptığı herkesin takdirini toplayan biri dururken iş vermek için adı skandallardan düşmeyen, iş ahlakı diye bir şeye sahip olup olmadığı sorgulu, kafasına estiği gibi hayatını yaşayan ve şirket kurallarını hiçe sayan birini mi seçerlerdi acaba? Sonra diyorlar ki Kame çok fazla iş alıyor. Alır tabii sonuçta her şey pazarlamaya bakıyor. Sadece şirketle alakalı değil bu durum, reklam pazarında kimse düzgün imajlı biri dururken kötü imajlı birini tercih etmez. Şirket aday olarak sunsa ne olur şirketler kabul etmedikten sonra? Her şeyin bir neden sonuç ilişkisine bağlı olduğunu idrak edemeyen insanları gerçekten anlayamıyorum.

KAT-TUN kuruşulundan önce bile Kame’nin omuzlarında ilerleyen bir gruptu hala da öyle. Şu anda grup için verilen arada Kame’nin gerçek bir solo debut yapma durumu olabilir ve biliyorum ki yine bütün eleştiriler ona yönelecek. Hatta başladılar bile. Bir kere de kendisi için çalışsın be kardeşim, bırakın da bir kere de kendisi için çalışıp kazansın. Kame bir takım oyuncusu demekten dilimde tüy bitti. Bunu defalarca kez kanıtlamış biri daha ne kadar hayal kırıklıklarıyla mücadele etmek zorunda kalacak? Diğer bütün üyelerin kendi hayatlarını yaşamaya hakkı var da Kame’nin yok mu? Hepsinin kendi kariyerlerine sahip olmaya hakkı var da Kame’nin yok mu? Aslında bütün bu tepkinin nedeni itiraf etmek istemeseler de kendileri de biliyorlar Kame olmadığı zaman geride kalan üyelerin kariyer ilerletmek gibi bir şansları olmayacak. Ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar yine Kame kadar iş alamayacaklar. Sonunda KAT-TUN içinde neden en çok işi Kame alıyor sorularından kurtulacağız. Sonunda Kame kendisi için iş alacak ve kimsenin de ağzını açıp bunu eleştirmeye hakkı olmayacak. Ama biliyorum ki Kame’nin kazandığı her yeni fan KAT-TUN için de kazanılmış olacak.

Şimdi Kame yeni yaşıyla birlikte hayatında da yepyeni bir döneme giriyor. Biz fanları olarak da sonuna kadar yanında olacağız elbette. Kariyerinin bu yeni aşamasında onu desteklemek yapabileceğimiz en önemli şey. Bu kadar badire atlatmış ama çalışma ilkelerinden taviz vermeyerek ayakta kalmayı başarmış, sabırlı, iradeli, güçlü birisidir Kame. Vazgeçmek kitabında pek yer almıyor. Öyle olsa 2 yıl boyunca uğraştığı Home Run projesi başarıya ulaşmazdı. Kame kendini bir işe koyduğunda %100 değil %120-150 koyan,  ” Keşke gün 24 değil de 28 saat olsaydı da daha çok çalışsaydım ” diye düşünebilen, arkadaş çevresi küçük ama yıllar boyunca elediği güvenilirliğini kanıtlamış kişilerden oluşan biri. Fanlarına ilham olmuş, sahip olduğu bu güçle onların da pek çok sorunun, acının ve sıkıntının üstesinden gelmelerini sağlamış birisi. İşte bu yüzden bizim için özel ve öyle kalmaya devam edecek.

Doğum günün kutlu olsun dünyanın en güçlü Kaplumbağası ♥ Seni seviyoruz ve sevmeye de devam edeceğiz. ♥ Sen hep böyle gül yeter ki olur mu?^^

2 Yorum

  1. Yazını baştan sona okudum. Senin şu araştırmacı her detayı en ince ayrıntısına kadar öğrenip yazma yönüne hayranım. Kendimi bir blog yazısı değilde araştırma yazısı okuyormuş gibi hissediyorum:) Her ne kadar yorum bırakma özürlü olsam da bütün yazılarını zevkle takip ediyorum. Emeğine sağlık;)

    • Sağol canım^^ Yalan yanlış bilgiler vermektense doğru ve detaylı bir şekilde yazmayı seviyorum. Hem insanın aklında sorular kalmıyor hem de doğru bilgileri öğrenmiş oluyor. Bilemiyorum başak burcu olmamın da detaycılığımda bir etkisi var herhal XD Eskisi kadar sık güncelleyemesem de elimden geldiğince yazmaya devam etmeye çalışıyorum^^

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.