Darkangelhome

Concrete Utopia – Beton Ütopya


Yönetmen : Um Tae-hwa
Yapımcı : Byun Seung-min
Senaryo : Um Tae-hwa – Lee Shin-ji
Tür : Distopik, Felaket, Gerilim, Drama
Gösterime Giriş Tarihi : August 9, 2023
Süre : 130 dakika
Ülke : Güney Kore
Dil : Korece
Hasılat : 28,9 milyon ABD Doları

OYUNCULAR

Lee Byung-hun – Yeong-tak
Park Seo-joon – Min-sung
Park Bo-young – Myeong-hwa
Kim Sun-young – Geum-ae
Park Ji-hu – Hye-won

KONU : Concrete Utopia, Seul’de devasa bir depremin şehri yok etmesinden kısa bir süre sonra başlıyor ve mucizevi bir şekilde sağlam kalmayı başaran tek binanın sakinlerine odaklanıyor. Apartmanın sakinleri hayatta kalmaya çalışırken sert gerçeklerle ve zor ahlaki kararlarla karşı karşıya kalacaklardır. Dışarıda hayatta kalanların dairelere akın etmesiyle sakinler kendilerini tehdit altında hissetmeye başlayacaklar, hayatta kalmak için birleşmekten başla çareleri olmadığına karar vereceklerdir. Lider olarak seçtikleri Yeong-tak ile yeni kurallar oluşturlar ve dışarıdan gelenlerin girişini engellerler. Bu sayede dışarıdaki cehennem dünyasının aksine ütopik apartmanları güvenli ve huzurlu kalacaktır. Ancak bitmek bilmeyen bir hayatta kalma krizi içinde aralarında beklenmedik çatışmalar yaşanmaya başlar.

Concrete Utopia filmi Kim Soongnyung‘un yazdığı ” Pleasant Outcast ” isimli webtoonunun ikinci bölümüne dayanan, senaryosunu Lee Shin-ji ile birlikte yazan Um Tae-hwa tarafından yönetilen, 2023 yapımı bir Güney Kore felaket/gerilim filmi. Film eleştirmenlerden genel olarak olumlu eleştiriler aldı. 96. Akademi Ödülleri‘nde En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film kategorisine Güney Kore’den giren film olarak seçildi ancak kısa listeye giremedi. Bir çok festivalde gösterilen film beğeni toplarken 24 Kasım 2023 itibarıyla ikisi en iyi film de olmak üzere 14 ödül kazandı. Avrupa, Asya ve Güney Amerika’da 152 ülkede önceden satıldı. Film, 2024 yılının ilk çeyreğinde Viki aracılığıyla Kuzey Amerika’da gösterime girdi. Film 26 Aralık 2023 itibarıyla, 28.901.354 ABD Doları gelir ve 3.849.242 izlenme oranıyla 2023’ün en yüksek hasılat yapan dördüncü Kore filmi oldu.

Concrete Utopia’nın ” Badland Hunters ” adlı devamının 14 Kasım 2021’de çekimine başladı. Dövüş sanatları yönetmeni Huh Myung-haeng‘in ilk uzun metrajlı filmi olan bu filmde Ma Dong-seok , Lee Hee-joon , Lee Jun-young ve Roh Jeong-eui başrollerde yer aldılar. Film 26 Ocak 2024’te Netflix‘te yayınlandı.

KİŞİSEL YORUM : Bu blogu açtığımdan bu yana sanırım ilk kez bu kadar uzun süre yazmaya ara verdim. Aslında belirli bir nedenden değil, daha çok vakit ayıramadığım için. Bilmeyenleriniz için, halihazırda Uzakdoğu Postası ‘nın güncellemesi oldukça zamanımı alıyor. Belki bir-bir buçuk ayda bir güncellendiği için sizlere çok fazla zaman almıyormuş gibi gelebilir ama her gün belirli haber sitelerini ve forumlarını kontrol etmeyi gerektiren bir şey. Ayrıca Wattpad’da hikayeler yayınladığım hesabıma her Cumartesi yeni bir bölüm atıyorum. Bu da devamlı bir hazırlık gerektiren bir süreç. Kısacası çok fazla şey izlemiş olmama ve her seferinde bunun hakkında yazabilirim diye düşünmeme rağmen elim bir türlü yazmaya gitmedi. Sonunda ramazan geldi ve sahura kadar biraz daha fazla zamanım olunca, en azından bir yazı atayım diye düşündüm.^^

Concrete Utopia, benim en çok izlemeyi sevdiğim bir dal olan felaket filmleri kategorisinde olduğu için dikkatimi çekmişti. Film, Güney Kore gayrimenkulleriyle ilgili bir belgeselden alınmış gibi görünen görüntülerle başlıyor. Müstakil ev sahibi olma hayalinin zaman ilerledikçe nasıl ortadan kalktığını, apartman dairelerinin Seul’e nasıl hakim olmaya başladığının kısa bir özeti. Bir daire küçük olabilir ancak bu lüks komplekslerde yaşayanlar statü kazanıyorlar. Çünkü Güney Kore’de toprak az, nüfus çok. Dolayısıyla evler de çok pahalı. Görüntülerde gördüğümüz ev çekilişlerinin nedeni bu. Ancak Güney Kore’ye ve içinde bulunduğu bu emlak krizine tamamen yabancı olan bir seyirci için bu görüntüler bir şey ifade edemeyecek kadar hızlı geçiyor ve sindirmeye vakit bulamadan seyirci kendini bir felaketin ortasında buluyor.

Görünüşe göre devasa bir deprem Seul’ün çoğunu yok etmiş ve geride yalnızca bir apartman binası sağlam kalmış. Kore’nin başka bir bölümlerinin hayatta kalıp kalmadığı ya da tüm gezegenin harap olup olmadığı belli değil. Gözün görebildiği kadarıyla moloz denizinde ayakta kalan sadece Hwang Gung apartman kompleksi var ve dolayısıyla bina bir şekilde hayatta kalmayı başaran insanları, ışığa çekilen sinekler gibi çekmeye başlıyor. Eee ne demişler, nerde çokluk, orda b*kluk. Apartman kompleksinde yaşayan sakinler kısa sürede yiyecek ve içecek kıtlığının baş göstereceğini ve bundan sonra şiddetin başlamasının kaçınılmaz olduğunu öngörüyorlar.

Bina sakinleri hızla kendi parlamento prosedürlerini oluşturuyor, bir lider seçiyor ve “yabancıları içeri almalı mıyız?” veya “Yiyeceklerimizi paylaşmalı mıyız yoksa başımızın çaresine mi bakmalıyız?” gibi sorularla ilgili isimsiz oylamalar yapmak için siyah beyaz go karolarını kullanıyorlar. Kaosun ortasında bir dairedeki yangını durdurmak için devreye giren cesur orta yaşlı adam Young-tak (Lee Byung-hun), sakinlerin oybirliğiyle lider olarak seçiliyor. İlk emri de evi yıkılan ve Hwang Gung’a sığınan herkesi gerekirse şiddet kullanarak tahliye etmek. Bu yabancıları sürgüne göndermek, onları ölüme mahkum etmek anlamına geldiğinin hepsi farkındalar ama bu noktada ya onlar ya biz haline gelmiş durumdalar. Hamamböceği olarak adlandırdıkları insanları kovma kararının şiddetli bir olaylar zincirini başlatacağı kesin ancak ne kadar duygusuz olursa olsun seçimleri, Concrete Utopia’nın Güney Kore’nin artan sınıf eşitsizliklerini yeni bir bakış açısıyla vurgulamasına olanak da tanıyor. Sermayenin olmadığı ve kaynakların az olduğu bir dünyada bile insanlık hala bir hiyerarşiye bağlı kalmanın yolunu arıyor. Zaten Güney Kore sineması, hatta dizi sektörü de uzun süredir sosyoekonomik eşitsizlikleri yansıtan yapımlar üretiyorlar.

Apartman sakinleri böylece değişmez üç kuralla yaşamaya başlıyorlar:

  1. Daireler içinde yaşayan sakinlere aittir. Burada yalnızca apartmanın sakinleri yaşayabilir.
  2. Konut sakinleri görevlerini yerine getirmelidir. Erzak kişinin katkılarına göre dağıtılacaktır.
  3. Apartman kompleksindeki tüm faaliyetler sakinlerin demokratik uzlaşmasına dayanmaktadır. Uymayanlar burada yaşayamaz.

Daire sahipleri bir süreliğine eşitlikçi bir görev bölümü ile işleyen bir mikrokozmos inşa etmeyi başarırlar, ancak küçük toplumları çok geçmeden faşist bir devlete dönüşür. Young-tak’ın diktatörvari taktikleri ve aynı ayrıcalıklara layık olmadığını düşündüğü kişilere karşı insanlık dışı bir dil kullanması tartışılmaz bir hale geliyor, çünkü o kaynak ve düzen sağlıyor. Young-tak’ın bir zamanlar yardımsever olan sıradan insan görünümü de bununla birlikte yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. Lee Byung-hun karakterini gerçekten başarıyla canlandırmış. Öne çıkan bir fiziği yok ama oyunculuğu ile etkileyici biri olmayı başarıyor.

En kararsız insan tasviri yapılan kişi, suç karşıtı gücün üyelerinden biri olarak seçilen ve Young-Tak’a giderek daha fazla taviz veren Park Min-sung ( Park Seo Joon ) oluyor. Min-sung, kaynaklara erişim sağlamak için Young-tak’a itaat ediyor ancak bundan memnun olduğu da söylenemez. Min-sung filmin başında ” İnsanlar insancıl, barışsever vatandaşlar olamaz mı? ” diye soruyor ve o andan itibaren, filminin sonraki her karesi sanki insanların neden birbirleri için iyi bir şey yapmaktan aciz olduklarını açıklamaya başlıyor. Genç bir kamu görevlisi olan Min-sung ve hemşire eşi Myung-hwa’nın ilk dürtüsü, en azından başlangıçta, daha az şanslı olanlara yardım etmek oluyor. İnsanlıklarını kaybetmeyi gerektirecekse hayatta kalmanın ne faydası var diye düşünüyorlar. İnsanın yardım etme dürtüsü, ne pahasına olursa olsun kendi güvenliğini gözetme yönündeki evrensel dürtüyle hızla çarpışıyor.

Park Seo Joon, oynadığı her projeyle birlikte kendini daha da geliştiriyor. Bu filmde karakterinin çatışmalarını, karısı ve lider arasında kalışını, diğer insanlar için çok üzülürken çaresizce kendi hayatta kalışlarına odaklanmak için kendini ne kadar zorladığını çok iyi yansıtmış. Strong Woman Bong-Soon dizisinden de hatırlayabileceğiniz Park Bo-young ise hümanist Myung-hwa karakteriyle eminim izleyicilerin gıcık kapacağı biri olacak. Daha önce hiç fark etmemiştim ama Park Bo-young Japon oyuncu Inoue Mao‘ya ne kadar çok benziyormuş. Özellikle bu filmde sanki onu izler gibiydim. Yüz ifadeleri gerçekten birbirlerini inanılmaz derecede andırıyor. Myung-hwa, bir dakika sonra öleceğini bile elindeki ekmeği diğerleriyle paylaşabilecek türden birisi. Tabii ki böyle bir dünyada, onun kadar iyimser insanlara yer yok ki filmin bir yerindeki intihar sahnesi bunun altını çiziyordu. Çekirdek oyuncu kadrosunun tamamı Concrete Utopia’da gerçekten güçlü performanslar sergiliyor ve aslında çok fazla öngörülebilir bir senaryoya sahip olmasına rağmen filmi izlenir kılan da bu oluyor.

Becerikli ve güvenilir kahraman olarak görülen Young-tak hikayeye yıpranmış sıradan bir adam olarak giriyor ve vahşi bir megaloman olarak tüyler ürpertici bir dönüşüme uğruyor. Bu arada yapmak zorunda kaldıkları imkansız seçimler de Min-sung ve Myung-hwa’nın evliliğine anında zarar vermeye başlıyor. Felaket yaşandığında memur maaşlarıyla hoş bir orta sınıf yaşamı inşa eden genç çift, oğlunu bir geceliğine soğuktan kurtarmak isteyen bekar bir anneye evlerini hemen açıyor. Ancak yeni oda arkadaşları ayrılmak bilmeyince (acıma yetime diye başlayan deyimi hatırlayınız), hayırseverlik duygusu ve ara sıra elde ettikleri ufak lüksleri kendilerine saklama arzusu birbiriyle çatışıyor.

    Bir zamanlar kozmopolit olan şehirleri artık konserve yiyecekler için sokakta birbirlerini öldürecek yeni evsiz serserilerle dolu. Dışarıda kalanlar arasında apartmanda yaşayanların evsiz kalan insanları avlayıp yedikleri söylentisi yayılıyor. Bu arada ilk başta yaka parça dışarı atılanlar ise apartman kompleksini ele geçirme planları yapmaya devam ediyorlar. Bu durum da yavaş yavaş sırların açığa çıkıp isyanın patlak verdiği finale giden yolu açıyor. Müzik kullanımından etkilendiğimi söyleyemeyeceğim ama çok da göze batmıyordu eksikliği. Görsel efektlerin bir kısmı gerçekten çok kötüydü hatta bazı sahnelerde izlediğimiz şeylerin maketler olduğu bariz bir şekilde belliydi ki bu da inandırıcılık öğesini baltalıyordu.

    10/6,5 Neden

    Concrete Utopia’ nın neden Güney Kore’nin En İyi Uluslararası Uzun Metrajlı Film dalında Oscar’a resmi başvurusu olarak seçildiğini anlamak zor değil. Zira bu film aynı zamanda tür filmi kinayelerini de kullanan “Parasite” ve “Snowpiercer” gibi filmlerle bariz bir benzerlik gösteriyor. Film, taklit etmeye çalıştığı birçok filmin özgünlüğünden yoksun olsa da, mevcut konut sisteminin insanları yönlendirdiği absürt derecede trajik kaderin hatırlatıcısı gibi. Hikayenin ana fikri öngörülebilir ve karakter fazlasıyla tanıdık olabilir ama yine de kendini izlettiriyor. Sadece kültürel boşluklar yüzünden genel izleyici için hiçbir şey ifade etmeyecek detayların bulunması, bence filmin Oscar yolunu oldukça baltalamış. Ayrıca neredeyse tsunami dalgalarını andıran bir güçle Güney Kore’yi vuran depremle ilgili de çok detaya girmiyor. Film felaketin neden meydana geldiğini açıklama amacıyla akıllıca bir neden sunmak için sıfır zaman harcıyor ve izleyicileri, karakterleri kadar aceleyle yeni gerçekliğe uyum sağlamaya zorluyor. Filmde hepsi iç içe geçmiş, hepsi son derece sembolik olan pek çok anlatı öğesi var. Ancak Tae-hwa ve Lee Shin-ji’nin senaryosu ilgi çekici ve oyunculuk mükemmel olsa da, aksiyon-macera-drama gibi birçok fikirle o kadar meşgul ki tatmin edici bir sonuca varamıyor. Yine de eğer türü seven bir izleyici iseniz, bence bir şans verebilirsiniz.

    Filmin traileri

    Yorum bırakın

    Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.